Titanik, 15 Nisan 1912 tarihinde okyanusun derinliklerine gömülen lüks bir yolcu gemisiydi. Geminin batışı, dünya tarihinin en trajik deniz kazalarından biri olarak anılmakta. Ancak bu olayın ardında, bilinmeyen bir hikaye de bulunuyor. Titanik'in en şanssız yolcusunun yaşadığı talihsizlik, bir zamanlar kendi hayatını kurtarmak için elinden geleni yaptığı bir insanın hikayesidir. Bu yolcu, gemide bulunmaması gereken biriydi. Onun hayatını kaybedişi, aynı zamanda bir tesadüf ve kaderin acı bir oyunu olarak değerlendiriliyor.
Titanik, okyanusun en büyük ve en lüks gemisi olarak tanıtıldı. 2.224 yolcusu ve mürettebatı ile Atlantik Okyanusu'na açılan bu dev gemi, ilk seferini yapan bir teknoloji harikasıydı. Ancak trajedi, ilk seferinde gerçekleşti. Titanik, 12 Nisan 1912'de Southampton'dan yola çıktı ve 14 Nisan'da, Kuzey Atlantik'te, iceberg ile çarpıştı. Olayın ardından başlayan büyük panik ortamında, yolcuların tahliyesi oldukça karmaşık bir hâl aldı. Kimi yolcular, hayat kurtarma botlarına binmekte zorlanırken, diğerleri çaresizlik içinde kalakaldı. İşte bu noktada, Titanik'in en şanssız yolcusunun hikayesi de bu panik ortamında başladı.
Bu yolcu, gerçekte Titanik’e binmemesi gereken biriydi. Adı Edward Smith olan bu kişi, başka bir yolcularla birlikte Atlantik geçişi yapacakken, bir vandallık ile geminin içindeydi. Smith, geminin sahibi tarafından zorla alıkonulmuş ve yüzme bilmediği için de Titanic’in batışında bir kayıptı. Hayatta kalmak için elinden geleni yapan Smith, "Geminin batacağına inanmıyorum" düşüncesindeyken, olayların gelişimi beklenmedik bir şekilde değişti. Titanik'in çarpması ve daha sonra yaşanan talihsizlikler, sadece bu yolcuyu değil, binlerce masum insanı da etkiledi. Olaydan sonra yapılan araştırmalar, Smith’in katıldığı bir kabine, güvenli bir alanda kalmayı umarak yöneldiğini gösteriyor. Ancak kara kış şartlarının acımasızca etkisi ve yolcuların birbiriyle olan çatışmaları, onun hayatta kalmasını engelledi. Ailece yüzme bilmeyen kökenden gelen bu adam, pek çok yolcu gibi hayatının sonuna kadar çaresizlik içinde boğulmuş bulunuyor.
Bu trajik hikaye sadece bir bireyin kaderi değil, aynı zamanda Titanik’in korkunç acımasızlıklarının ve gelecekte deniz taşımacılığına yönelik alınacak önlemlerin de bir sembolüdür. Dönemin yegâne lüks deniz yolculuğu hali, birçok insanın hayatını riske atarak bu maceraya katılmasına neden oldu. Bu olay, deniz yolculuklarını ve güvenlik önlemlerini yeniden gözden geçirmenin de bir çağrısını oluşturur.
Titanik faciasında birçok insan hayatını kaybetti, fakat Smith’in trajik hikayesi, o dönemin denizciliğinde ve insan psikolojisinde derin yaralar açmıştır. Geriye dönüp bakıldığında, belki de en büyük derslerden biri, bir olayın görünümünde sosyo-kültürel etmenler kadar tabiatın da önemli bir yer tuttuğudur. Smith’in dramatik hikayesi, Titanik neden klasik bir trajedi olarak anılmakta olduğunun bir başka kanıtı.
Sonuç olarak, Titanik’in en şanssız yolcusu Edward Smith’in hikayesi, göklerden inen bir yıldız gibi parlayarak tarihe kazınmış bir dramdır. Gemide olması gereken yolcular arasında yer alan Smith, sonunda okyanusun derinliklerinde kaybolmuştur. Bu hikaye, sadece onun değil, birçok masum insanın da evrende kaybolmuş hayallerinin resmidir.