Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), İran’a ait zenginleştirilmiş uranyum stoklarına dair kritik bir açıklama yaparak büyük bir uluslararası endişeye neden oldu. UAEA'nın yöneticisi Rafael Grossi, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stokunun nerede bulunduğuna dair kesin bir bilgiye sahip olmadıklarını belirtti. Bu durum, uluslararası kurallar çerçevesinde denetim altındaki zenginleştirilmiş uranyum miktarını anlamayı zorlaştırıyor ve İran’ın nükleer programına yönelik şüpheleri daha da artırıyor. Özellikle, nükleer silah üretimi konusunda kaygılar taşıyan ülkeler için bu durum son derece kaygı verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
UAEA'nın açıklaması, İran'ın 2015 tarihli nükleer anlaşmadan (JCPOA) çekilmesinin ardından artan tansiyonların bir yansıması olarak görülüyor. İran, bu anlaşma çerçevesinde belirlenen sınırları ihlal ederek uranyum zenginleştirme faaliyetlerini artırdı. 2021 yılından bu yana, İran’ın stokladığı zenginleştirilmiş uranyum miktarı ciddi oranda artış gösterdi. Rafael Grossi, bu durumun yanına, uranyumun yerinin belli olmamasının, iç denetim ve uluslararası izleme süreçlerini önemli ölçüde zorlaştırdığını vurguladı.
UAEA'nın bu konudaki açıklaması, üye ülkeler arasında büyük bir telaş yaratarak, İran’ın nükleer programına yönelik şüphelerin yeniden alevlenmesine neden oldu. Grossi’nin verdiği bilgilere dayanarak, İran’ın bir noktada yurtdışına kaçırdığı veya sakladığı bir miktar uranyum olduğuna dair şüpheler de artmış durumda. Tüm bu belirsizlikler, dünya genelinde nükleer silahların yayılma riskini artırıyor. Özellikle, Orta Doğu’daki çatışmaların arka planında bulunan bu nükleer endişeler, küresel güvenlik dengelerini sarsabilecek potansiyele sahip.
İran hükümeti, UAEA’nın bu açıklaması sonrası sessiz kalmayı tercih etti. Ancak, daha önceki açıklamalarında, nükleer programlarının tamamen barışçıl amaçlar güttüğünü ve uranyum zenginleştirmenin yalnızca enerji üretimi için bulunduğunu savunmuştu. İran Dışişleri Bakanlığı, nükleer programlarıyla ilgili şeffaflık göstermeye devam ettiğini iddia etse de, UAEA’ya yapılan denetimlerin kısıtlandığı biliniyor. Özellikle, uluslararası gözlemcilerin İran’ın nükleer tesislerine erişiminde yaşanan zorluklar, dünya genelinde İran’a karşı oluşan güvensizliği pekiştiriyor.
Bu gelişmeler ışığında, uluslararası topluluk, İran ile müzakerelerin yeniden başlayıp başlamayacağı konusunda büyük bir belirsizlik içinde. Çeşitli Avrupa ülkeleri ve ABD, İran ile ilişkilerinin düzelmesi için önceki anlaşmalara geri dönmeyi ve daha sıkı denetim mekanizmaları talep etmeyi amaçlıyor. Ancak İran yönetiminin bu taleplere nasıl yanıt vereceği, nükleer ilişkilerde kritik bir dönüm noktası belirleyecek.
Sonuç olarak, UAEA'nın İran'ın zenginleştirilmiş uranyum stokunun yerini bilmediğini söylemesi, yalnızca nükleer güvenliğin değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerin de etkileneceği bir durumda olduğumuzu gösteriyor. Ortadoğu'da süregelen çatışmalar ve nükleer silah endişesi, dünya için büyük tehditler oluştururken, uluslararası toplumun bu konuda atacağı adımlar büyük bir önem taşıyor. Uluslararası alanda gözler, İran’ın nükleer programına ve UAEA'nın bu konudaki çabalarına çevrildi. Gelecek günlerde neler olacağını hep birlikte izleyip göreceğiz.